Öylesine uzak, öylesine uçsuz bir yerde ki gönlümde olup da hayatımda olmayanlar...
Bunun için ne yapmam gerek bilmiyorum. Sadece korkar adımlarla takip ediyorum beni doğru yola çıkaracak lakin doğruluğunun akıbetini kaybetmiş doğru olması gereken "doğru" takma adlarını.
Dediğim gibi, aslında ben korkak biriyim, duygusal manada da olsa bunun adı korkaklık, "kaybetme korkusu".
Bundan dolayı kendime kızmam ne kadar çözüm olur meçhul ama benim olmayan bir şeyi kaybetmekten neden korkuyorum ki?
Biraz geç oldu ama anladım ki bu soruya cevap dahi veremeyecek kadar korkuyormuşum.
Peki biz neden korkutmuyoruz? Yoksa yeteri kadar sevilmiyor muyuz? Sevilmek mi korkutur? Yoksa korktuğumuz için mi seviyoruz?
Geriye cevapsız sorular...
korku bazen büyük bir nimettir. insan korkutuğunu anladığı zaman sevildiğini de anlar. Hatta kendisi bile bilmediği ve o an farkettiği sevgisini fark eder ve bu böylece yüzünde küçük bir tebessümle hayata devam eder. tıpkı geçmişte ve gelecekte olacağı gibi.. :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil